Üretken Yapay
Human
"And I gave my heart to know wisdom, and to know madness and folly: I perceived that this also is vexation of spirit. For in much wisdom is much grief: and he that increaseth knowledge increaseth sorrow." Ecclesiastes 1:17-18
Nowadays, any topic is touching to artificial intelligence (AI). It is a living, breathing phenomenon; vulgarized vastly. Creators of the connectionist AI have been the recipients of ACM Turing Award and Nobel Prize. Science, technology, art, philosophy, law and business as usual discuss AI in different aspect every day. Governments are after regulating and fortifying their digital sovereignty by gaining AI dominance; companies are trying to find innovative ways of devising AI for more profit; average Joe wants to entertain himself and delegate as much of his chores as possible to AI; marketers call every machine, which is able to run software, "AI augmented" such that AI modem, AI TV, AI phone, AI vacuum cleaner... In short, world embraced AI, AI seduced the world, no major resistance exists.
Today, I am not going to discuss AI but human.
Nietzsche said "God is dead" and obliged humanity to build a novel value system because any given ethics would not be functional anymore. It was the dawn of "Übermensch" who was a selfmade being and was able to exist in the nihilist world. In this vague world, human dropped atom bombs on the land and in the ocean; vaporized hundreds of thousands of human beings in seconds. Heidegger watched those bombs, learned his lesson and positioned "authentic dasein" to be careful about technology. It was a big caution pointing the dangers of misuse of technology in the history. Virilio beautifully put forth his ideas on increasing speed and information volume we need to handle as a result of advancements in technology. Andy Clark and David Chalmers described us as natural born cyborgs whose traits are expanded by using many forms of technology in our daily lives, especially the technologies that support our cognitive abilities result in a situation named "extended mind".
Big minds have been thinking about technology and it effects in human nature, for centuries. It is obvious that it has been and will be a dialectic process: We will see the outcomes, in a very dynamic and unforseen way. There won't be any predefined recipe of technological way forward. Human evolution is in its fastest form.
In a world of pervasive AI use, how will we identify natural human touch? Up to this day, our systems were trying to distinguish human beings from software agents by using Turing test dialects. It was already an interesting picture, in which human beings struggle to prove themselves to some software systems for not being a software agent... Remember the web sites with "I am not a robot" check box or CAPTCHA protocols. Today, we are in a position where humans need to understand whether or not their peers are authentic humans. Perhaps, we need to find a test method for this.
Thinking about that challenge, I tried to define some attributes of human beings:
- Human beings make typos
- Humans write short texts
- Humans think simple
- Humans utter the first words in their minds
- Humans are stubborn
- Humans are persistent
- Humans lie
- Humans react emotionally
Besides, I noticed that humans frequently use GenAI for doing their non-humane tasks such as writing a 200+ pages of thesis, controlling interdependencies of different sources of information, editing a video compsed of millions of frames, writing in a foreign language at which they are not very good etc.
I usually think critically but in general, I am an optimistic person. Therefore, I am not expecting any AI caused apocalypse but to me, number of cognitively deskilled persons will increase because of "AI abuse" which is not a surprize, even today.
Think.
Siber Egemenlik
Daha önceki bir yazımda, siber egemenlik konusuna bulut platformları ve veri mahremiyeti açısından kısaca değinmiştim. Siber egemenlik oldukça kapsamlı ve önemli bir başlık olmakla beraber profesyonel mecralarda hala yeteri kadar ciddiyetle ele alınmadığını düşünüyorum.
Uluslararası alanda, bilgisayar teknolojilerine dayanan stratejilerin önemi bu teknlojiler keşfedildiğinden beri çok yüksek. Eski zamanlarda, özellikle askeri projelerin, uzay keşfi çalışmalarının merkezinde bilgisayarlar varken, artık bütün faaliyet alanlarında dijital bilgisayarlı sistemler hakim. Bu nedenle de bir devletin güçlü ve rekabetçi olabilmesi için kullanıyor olduğu bilgisayar sistemlerinin ve verilerinin üzerinde tam bir hakimiyete sahip olması üst düzey bir kritiklik arz ediyor.
Siber egemenlik tesisi adına yapılması gerekenlerin sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve devlet kurumları tarafından belirlenmesi, eylem planlarının çok boyutlu bir çerçevede ortaya konması, kısa/orta/uzun vadeli hareketlerin başlaması beklenir. Hareketler hemen başlamalı ve fikirler hızlıca denenmelidir ki kuvvetli seçenekler zaman kaybetmeden belirginleşsin. Konunun çok geniş kapsamlı ve karmaşık olması, derin bir bilgi birikimi ve beceri gerektirmesi nedeniyle siber egemenliği kısa zamanda sağlamak neredeyse imkansız. Bu yüzden vakit kaybetmemek çok önemli.
Tabi ki işin bir ucu doğal olarak teknoloji okuryazarlığı ve stratejik teknoloji yönetimine dokunuyor. Tarihe baktığımızda, soğuk savaşın en derin yaşandığı dönemlerde, bilgisayar sistemleri konusunda geriden gelmekte olan Sovyetler Birliği’nin özgün bilgisayar teknolojileri geliştirmeyi tercih etmediğini, zamanlamayı tutturabilmek için tersine mühendislik yöntemleri ile IBM ve PDP sistemlerini kopyaladığını görüyoruz. O zamanlarda geliştirilmiş Sovyet yazılımlarının çoğunda da ALGOL programlama dili kullanılmış. Özgün teknoloji geliştirecek kabiliyette olmak ideal bir durum bence ama çok kolay değil. Yıllara yayılan, planlı bir çaba ve yatırım gerektiriyor. Bu işin kestirme bir yolu benim bildiğim kadarıyla yok.
Pazara bakınca kestirmeci projelere rastlıyoruz tabi. Türkçe arama motoru, Türkçe büyük dil modeli, Türkçe X, Y, Z çalışmalarını duyuyoruz. Kulağa milli teknoloji hamleleri gibi gelmekle beraber bir ülkenin kuvvetli bir teknoloji üreticisi olması adına pek de başarılı göstergeler olduğu söylenemez. Paramızı ve enerjimizi siber egemenliği sağlamak adına çok doğru bir anlayışla sevk etmemiz gerekli. Bilim, teknoloji ve eğitim başlıklarında başarılı olmak için bu alanlardaki hedefleri evrensel boyutta belirlemek gerekiyor. Bir yazılım ürünü tasarlarken yerel değil dünya çapında geçerlilik amaçlanmalı. Bugün küresel ölçekte hakimiyet sağlamış olan hiçbir bilgisayar sistemi İngilizce, Fransızca, Çince sistem olmak üzere tasarlanmamıştır. Evrensel ürün tasarımı ve yönetimi bu noktada belirleyici oluyor. Wikipedia’dan ve sosyal medya platformlarından daha önce geliştirilmiş ve yerel olarak büyük başarı sağlamış olan Ekşi Sözlük platformunun bir evrensel sözlük veya mikro blog (sosyal medya) platformuna evrilememiş olmasının sebeplerinden biri tamamen Türkiye için tasarlanmış olmasıydı bence. Şirket isimleri vermek istemiyorum ama benzeri durumları global ve yerel e-ticaret platformlarının tarihsel mukayesesini yapınca da gözlemlemek mümkün. Özetle, konu bilgisayar sistemleri olduğunda evrensellik yerine tamamen yerelleştirmek veya yerel amaçlı ürün tasarımı yapmak siber egemenlik adına pek geçerli değil diyorum.
Sosyal medya platformlarına ayrı bir başlık açmadan edemeyeceğim. Bu firmaları, son derece naif bir bakış açısıyla, dünyadaki her insana tarafsız hizmet vermek adına kurulmuş yapılar sananlar var. Ve sayıları hiç de az değil. Doğarsın, nüfus cüzdanı alırsın ve ardından bedava e-mail ve sosyal medya hesapların açılır gibi düşünüyor bazıları. Sade vatandaşların böyle bir düşünceye sahip olmasını anlayabiliyorum ama tüzel kişilikler de benzeri şekilde bir tutum sergileyebiliyor. Düşünün mesela, 2005 yılı civarlarında bir Amerikan şirketi devlet kurumlarımız da dahil ülkemizdeki tüm kurumlara şöyle bir pazarlama yapsaydı nasıl değerlendirilirdi?
“Efendim, biz bir web sitesi kurduk. Sizler bu siteye üye olun ve bütün kurumsal duyurularınızı ve müşteri/vatandaş haberleşmenizi bizim site üzerinden yapın. Kullanım ücreti almayacağız.”
Bence, özellikle devlet kurumları şüpheyle bakardı konuya. Günümüzde ise Çin, Rusya gibi bazı ülkeler hariç tüm devletletlerdeki kamu ve özel kurumlar birkaç Amerikan web sitesi üzerinden resmi haberleşme yapmakta bir sakınca görmüyor. Çok ilginç. Bireyleri anlayabiliyorum ama tüzel yapıları bir türlü anlayamıyorum.
Teknolojik stratejiyi ve temel analizi çok sağlam yapmadıkça siber egemenliği başarmak imkansız olacaktır. Şimdilerde yapay zeka, blockchain, quantum bilgisayar sistemleri konularında ama özellikle de yapay zeka için birçok üretici firma “sizin için bir kullanım alanı bulalım” söylemi ile çok sayıda pazarlama faaliyeti yürütüyor. Teknolojilerini kritik iş süreçlerine entegre edebilmek adına her türlü kanalda müthiş bir çalışma yapıyorlar. Sonuçta da kurumların yönetim kurulları “bu teknolojilerden mutlaka faydalanmalıyız” görüşünü benimsiyorlar ve o yönde bütçe planlamaları yapılıyor. Yaşanan bu. Kulağa ilk planda garip de gelmiyor ama tarihteki başarılı teknoloji örneklerine bir göz atınca hiçbirinde esasa dair böylesine bir muğlaklık ve kullanıma dair bu denli bir propagandaya rastlamıyoruz. Birçok örneği düşünebiliriz: Otomobil, telefon, telgraf, bilgisayar, roket, otomatik tabanca, transistör, uçak, radar, beton, kağıt vs. Medeniyet tarihimizde hiç kimse bu başat teknolojiler için kendilerini zorlayarak bir kullanım alanı bulmaya çalışmadı. Teknoloji belli bir problemi doğallığında çözmekteydi zaten. Bugüne tekrar gelirsek, birçok kurulun toplanıp “acaba blockchain ile ne yapabiliriz” diye çok uğraşmaları ve hala anlamlı ve faydalı bir konumlandırmanın tam manasıyla ortada olmayışı, üzerinde düşünmeye değer. Bir biçimde, bahsi geçen teknolojileri kritik alanlarda yaygınlaştırırsak, siber egemenlik açısından doğacak etkilerin boyutlarını da ayrıntılı biçimde değerlendirmeliyiz.
Toparlamak gerekirse, kanımca, takip edilmesi gereken siber egemenlik ölçüsü şu olmalı: Ülkemiz dışındaki bir karar verici ülkemizdeki bilgisayar sistemlerinin işleyişine müdahale edememeli. Basit bir ifade ama altını doldurmak için on yıllarca çalışmak az gelir. Üstelik, içe kapanıp çalışarak halledilebilecek bir konu değil bu, uluslararası paydaşlar ile çözülebilir. Bilgisayar sistemleri ve veri arasındaki ilişkiyi bankacılık sistemi ve para arasındaki ilişkiye benzeterek ele alabiliriz durumu. Her ülkenin kendine has yerel parası ve bankaları var ve evrensel bankacılık sistemi sayesinde paralar global dolaşıma açık. Ve hiçbir ülke diğerinin bankacılık sistemini veya para dolaşımını bloke edemiyor. Bir karşılıklılık hukuku söz konusu. Dünya finansal egemenlik konusunu çözebildiğine göre siber egemenlik konusunu da çözecektir. Zamana, bilgiye ve uygun hukuka ihtiyaç var.
Motosiklet
Fotoğraftaki güzelliğe bakar mısınız?
İnsan hemen atlayıp, uçsuz bucaksız yollarda gazlamak istiyor, değil mi?
Gördüğünüz Diavel, saatte 270 km hız yapıyor. Tam bir canavar.
İşte ben bu canavarlara karşıyım. Bu yazıda, motosikletlerin yasaklanması gerektiğini anlatacağım :)
Birkaç hafta önce katıldığım bir etkinlikte, son derece üst düzey bir motosiklet sürüş eğitmeni ile tanışma ve yaptığı motosiklet sürüş deneyimi konulu konuşmayı dinleme fırsatı buldum. Kendisi diyordu ki "Motosiklet, trafikteki diğer araçlar düşünüldüğünde sıradışı bir araçtır. Tek başına ayakta duramaz, koruma sunmaz, dış etkenlere açıktır. Bu nedenle, motosiklet sürmek daima tam konsantrasyon gerektiren, tamamen zihinsel bir süreçtir. Bu yüzdendir ki, motosiklet sahiplerinde ileri yaşta ortaya çıkan bunama benzeri zihin erozyonlarına daha az rastlanır". Kendisi gerek devlet organları, gerek yoğun motosiklet kullanan firmalar ile de yakın çalışan bir otorite. Kahve arasında motokurye terörü hakkında ne düşündüğünü sordum. Bana mevcut karmaşanın ötesinde bir manzara çizemedi mâlesef. Belli ki curcuna devam edecek. Kendisine "yaşlılıktaki zihinsel sorunların motosiklet sürücülerinde az görünmesinin nedeni ölümlü kazalar olabilir mi" diye takılmadan da edemedim.
Motosiklet cidden "atanamamış" bir araç. Tasarımı sorunlu. Kullanıcısına ve içine girdiği trafik sistemine yarattığı yük çok büyük. Tarihteki ilk motosiklet, bir tür içten yanmalı motoru denemek için test otomobili yapmak yerine, daha maliyetsiz olsun diyerek, motoru bir bisiklete takan iki cin fikirli girişimci Gottlieb Daimler ve Wilhelm Maybach tarafından 1880'lerde üretilmiş. Yani üzerine düşünülmüş bir tasarım değil. Hala da bu temel yapıya çok benzer bir tasarım çizgisi devam ediyor.
Sonrasında, dünya savaşları başlıyor ve karargahlar ile cephe arasında haber taşımak için yoğun motosiklet kullanlıyor. At veya yaya ulaşımına nazaran çok mantıklı bir tercih. İki tekerlekli yapı arazide kolay yol alıyor. Gayet başarılı ve faydalı oluyor ordudaki motosikler kullanımı. Savaş sonrasında posta hizmetleri, polis, kolluk kuvvetleri vb. motosiklet kullanmaya devam ediyor.
Günümüzde neredeyse araba satışı kadar motosiklet satışı yapılıyor. Motosikletlerin çoğu güney ve güneydoğu Asya ülkelerinde satılıyor çünkü ucuz bir ulaşım aracı. Haberlerde, gezi programlarında filan görüyosunuzdur Asya'da, Afrika'da veya Ortadoğu'da çoluk çocuk ufak bir motosiklete doluşmuş seyahat eden insanları...
Sürüş güvenliği açısından durum rezalet: Ölümlü kaza oranı motosikletlilerde arabalara nazaran 40 kat daha fazla.
Çevreye verilen zarar, salınan zararlı gazlar açısından da motosikletler kamyonetlerden bile daha kötü durumda çünkü atık gazları arındıracak katalitik konvertör gibi mekanizmaları etkin biçimde konumlandıracak alan yok motosiklet gövdesinde. Gürültü kirliliğinin başlıca aktörü ise yine motosikletler.
Motosikletlerin trafik sistemini bozucu etkisi ise özellikle bizim memlekette inanılmaz bir boyutta: Motosikletler her yerde. Yaya geçitlerinde, ters yönde, servis şeridinde, şerit çizgilerinin üzerinde, kaldırımlarda; uzun lafın kısası trafik düzenine muhalefet edilen her yerde motosikletler var. Bu vaziyete karşı, trafik düzenini sağlamakla sorumlu olan görevliler ve kurumlar da inanılmaz duyarsız. Caydırıcı ceza almayan motosiklet sürücüleri de azdıkça azıyor: "Kaldırımda ne işin var?", "ters yöndesin" diye uyarmaya çalışın birini, ne demek istediğimi anlarsınız.
Saydığım bütün negatif yönlere karşın motosiklet tutkunlarının dile getirdiği argümanlar "özgürlük hissi", "yüze vuran rüzgar", "macera" gibi romantik şeyler. Bazıları da "trafiğe takılmıyorum, çok iyi oluyor" diyor çünkü arkadaş servis şeridinden gazlıyor :) veya filtering yapıyor veya 5 km ötedeki göbekten dönmek yerine yaya geçidinden karşı yola geçiyor... Böyle kötü kullanım pratikleri yüzünden diğer sürücüler de motosikletlere karşı duyarsızlaşıyor. Bu duyarsızlık, şeridinde nizami hareket eden bilinçli motosikletlilerin istisna olarak algılanmasına neden oluyor. Mesela, önünüzde şeridin ortasında araba gibi seyreden bir motosiklete hemen korna çalıyorsunuz ki sağa çekilip size yol versin... Hata!
Neticede, motosikletler ya dar gelirlilere ulaşım sağlamak, ya özel görevli memurların kulanımı, ya trafikte kısa mesafeli hızlı hereket sunmak, ya da romantik bir tercih olarak kullanılmakta. Tasarım olarak da bir sivil taşıma aracı olamayacak ilkellikte.
Kısa kısa örneklerle anlattım ama nereden baksanız bakın, son derece zararlı, tehlikeli, sakat bir tasarımdır motosiklet. Sadece iki tekerliler değil, üç ve dört tekerli varyasyonları da aynı derecede zararlı araçlardır. Askeri, polisiye, postacılık veya kapalı pistlerde yarış gibi özel amaçlar dışında kullanımı yasaklanmalıdır. Nasıl trafiğe zırhlı personel taşıyıcı ile çıkamıyorsak, motosikletle de çıkamamalıyız.
Aksini savunan yazsın :)
CIO
Data has always been in the center scene. Information processing, including communications, has always been the primary purpose. Different types of computers have been developed. Different layers of software have been devised. We put the computers in dedicated facilities and called them data centers. It was not by chance, data has always been the prima donna.
Of course, in time, we needed to formally define organizational bodies for governing data centers and computer systems. Normally, it began in different state departments first such as one computer for Military Ballistics Research Department, another for US Census etc. Then it became enterprise level and we needed central, enterprise level planning, execution and control of computer systems within public and private legal entities. At this point in time, Chief Information Officers emerged (CIO).
The name CIO were suggesting everything about its responsibility area. A role, built around information. Computer and communications systems’ importance got higher and higher every day which resulted in the increased power of CIOs. They were not just managers of cost centers but major business partners. Beyond that, they were business enablers. CIOs were prevalent in governmental bodies and private companies, and they still are.
However, in the last decade, especially in private sector, CIO visibility has been deteriorating. What happened to CIOs? Where are they?
CIO role is splitting and giving birth to other roles.
One is Chief Technology Officer (CTO). If you give the right meaning to the term “technology”, CTO role must be superior to CIO role because information and communication technologies referred in the name CIO is just a subset of technology. But in practice, in private sector, if you are managing information technology infrastructure (e.g. servers, network, data center, platforms, client computers and peripherals) you are the CTO. Some CTOs also handle software development function, especially in relatively smaller companies. CTOs commonly don’t carry profit generation responsibility. These were all CIO duties…
Other is Chief Data Officer (CDO). It is the most interesting, actually. When this role was invented, most of the CIOs could not figure out the organizational location and the responsibility perimeter of CDOs. They thought CDOs should report to CIOs. It is understandable. CDOs are usually responsible of data governance, data analysis, business intelligence & critical reporting, education & culture, data architecture, data privacy, database management and data platforms, data engineering. They are supposed to have P&L accountability but in practice, usually they do not. The list can be shorter or longer depending on the setup. Looking at the topic of CDO definition from that point of clarity, it was right for CIOs to be confused and to feel their premises lost to CDOs because all those have always been CIO tasks.
The other role is Chief Information Security Officer (CISO). As the name suggests, CISOs are taking care of all information security tasks such that information protection & confidentiality, identity and access management, investigations, information risk management, information incident management, regulatory security compliance etc. These were all CIO responsibilities actually but CISO roles mostly have been established by regulations as an independent senior position for preventing conflict of interests between CIOs and information security directors under them.
As a result, in the private companies, number of CIOs are declining; CISOs are increasing in a robust way; CDOs are vaguely surviving, there are reasons for this but these are beyond the scope of this post; CTOs are increasing as the new form of CIOs. At the government side (I follow USA structure, both civilian and military organizations) CIOs are powerfully going on their mission.
That’s the question: Why? Why are CIOs losing their castles? In theory, there were “data” centers, enterprise level management needs for “information” & communication systems and perfectly matching role description as the CIO… What happened in a sudden?
Frankly, I don’t know all the answers but I can put one or two things: Characters of CIOs have an effect. Most of the CIOs could not contribute to company profit through business development. Being an enabler was not powerful enough anymore. It was very hard for a CIO to over-achieve. Managing a bunch of engineers and very complex information systems became a sterile factor within companies. Burden was so heavy on the shoulders of CIOs… CEO and CFO were considering them as cost black holes; moreover, it was very difficult to be compliant with regulations, growing daily. Being a good CIO has been like being a sort of super hero. On top of all those, accelerated change in information technologies required more specialized managers…
But… But.
At the end, it is business, it is life. Things happen, there is entropy in the universe and increase in complexity is inevitable. That’s for sure, one man could not solve everything but if CIOs could have showed bolder character on their domains, things would be different.
Personally, I still am supporting the notion of CIO rather than other Cs emerged from CIO lndscape. Because, to me, life is information processing and the "I" in the middle of CIO represents a lot.
Think.
Teknoloji
Teknoloji Okuryazarlığı
İnternet Tarayıcı
Bulut
- İşletmeler kendi veri merkezlerini yönetmek istemiyorlar çünkü maliyet yükü her gün artıyor, hizmet sürekliliği ve enerji etkinliği açısından konsolidasyonlara yönelmek gerekli görülüyor
- Bulut hizmet sağlayıcıları (BHS) Amerikan ve Çin firmalarından oluşuyor. Avrupa Birliği'nin Gaia-X gibi alternatif girişimleri var ama henüz pazarda görünürlükleri yok
- Siber egemenlik, tanımı net olmamakla birlikte, tüm ülkelerin gündeminde. Fakat, filli durum ile egemenlik talepleri bambaşka noktalarda. Örneğin, batı dünyasının ürettiği dijital verilerin %90'ından fazlası Amerika'da saklanıyor; küresel yazılım ve BHS pazarında Amerika uzak ara lider, iletişim teknolojileri, özellikle 5G GSM, donanım üretiminde Çin son derece hızlı biçime büyüyor
- Yazılım tedarikçisi firmalar her geçen gün ürünlerini %100 bulut uyumlu hale getiriyor. Yakın gelecekte bulut harici ortamlarda, kurumların yerel veri merkezlerinde, kurumsal yazılım uygulamarı çalıştırmak sorun teşkil edecek
- Kişisel veri mahremiyeti siber egemenliğin bir gereği olarak yasalarla düzenlenen ve ticari sonuçlar doğurmaya başlayan bir kavram