Kum
benim kumsalım
köpüklü denizin yanında değil
yüksek dağın eteğinde
kavrulmazsın
öğlen güneşinde
sarhoş olur, savrulmazsın
ayın
serin
gölgesinde
deniz kabukları kaçar senden
dalgın adım gezinirken
akrepler çıkar gelir
kurak kumun derininden
bin yıl kalır ayak parmaklarının şehvetli izi
bin yıl okur, öğrenirim
izlerinde sakladığın derin gizi
benim kumsalım
sarı değil
biraz siyah
çoğu gri
uzanıp dinlenemezsin,
yağmur döver
rüzgar keser
üzerindedir kör baykuşun
dik gözleri.
Biri
başından beri biri vardı, biri
karanlık sularda yıkanmış
her şeyden evvel
pis biri
yılanın dili
elmadaki diş izi
günah gibi
ahlaklı biri.
Subscribe to:
Posts (Atom)