The Rhytym of The Universe by Eric Webb
o tını var ya alıp götürüyor dediğin
onu ben koyuyorum oraya hep senin için
bozulsun diye alışageldiğin ritmin
yeter ki açılsın kapısı içindeki cehennemin.
bizler lanetli idik
ve tekliğe terk edildik.
içimize kanar idi
en karanlık yaralar
ay ışığında yanar idi
kıstırılmış vicdanlar
izlerimiz derin
sözlerimiz keskin idi
zafer sandığımız her an
çarmıh daha da gerildi.
ab-ı hayat içer idik
yanılarak seçer idik
özümüzden geçer idik
bir nefeste öldük,
bir nefeste dirildik
zahmetli ve kutlu idi
tek başınalıktaki birlik.
ah, o zehir işlesin gövdeme
kalmasın geride nazım, sözüm, lezzetim, hazzım
ah, yıkılsın sağlam sandığım nizamım
bir daha örtmesin günahımı masumiyet yalanım.
şahidim iblis idi, hep yanıverdik ah
nefesleri, dilleri hoş eyledi bize aşk
kavrulan zahit idi külleri inledi: vah
çatırdadı temeli, eridi demirden köşk
ah birikiyor geçtiğim yollarda, kuvvetli ah
ışımıyor tan doğuda, yönümde daima mah
sarsılacak elbet ruhumun çürük direği
mürşit kim olacak, kim acep yalancı şah?
kürek kemiğin oynayınca
dalgalanan semboller...
ejderhalar,
kartallar,
periler,
güller.
yürek yakıyor bakınca
aşılamaz engeller...
kadifeler,
satenler,
ipekler,
danteller.
sana yandığımda
yanımdaydın.
sadece seçiminde
yanıldın.
dudağın olmalıydı
olduğu yerde
yanağının.