Do


You do remember
           when I do forget
You did
            in case I did not do
You do inhale
            what I do exhale
Do grab my hand
            when I do fear in my own hell.

Contagious


Early in the morning.
Hard in the mouth.
Warm on the skin.
Moist on the bed.

Skirt on the legs.
Shirt on the boobs.
Feet in the shoes.
Red on the lips.

Hours at the office
Eyes on the screens
People on the scenes
Thoughts are obscene

At last, it's about 7 P.M.
You're about to  leave the office.
Your best friend is looking for her lipstick in the depths of her bag for minutes.
She gives up and says
"Can I borrow yours if you have your lipstick with you?"

And you give her your Chanel Rouge Allure N0. 104 Passion.

She wears.
So red.
So fresh.
So deep.
So hot.
And...
So contamined by your man's HPV.

She likes you.
She likes the red look.
She's developing a tiny wart silently.

Life is contagious.
Live it.

Bio-Norm

Giorgione, Sleeping Venus

Bütün fikirlerinle, seni iyi ve kötü yapan her şeyinle uzanıyorsun.
Ne kadar da etkisiz uzanıyorsun.

Kapladığın alan ne kadar da az,
Boyun ne kadar da kısa,
Hacmin ne kadar da ortalama,
Ne kadar sıradan uzanıyorsun böyle.

Sözlerin olmasa ne kadar da farkedilmezsin.

Ne kadar da sınırlar dahilindesin böyle.
Tahmin edilebilirsin.
Prensip sahibisin.

Hızın, hareketin, sesin...
Bu sensin.

Çekiver o bezleri,
Ortaya çıksın sıradan tenin.

Kabul Etmeliler!


Bu akşam Baylan'da, mum ışığında kızımla konuştuk ve 7 yaşında birine göre ilginç şeyler söyledi:

- Babalar kızlarının sevgililerini hep sınavdan geçirir zaten.
- Nereden çıkardın bunu?
- Dizide gördüm, Yahşi Cazibe.
- Neden bu sınav?
- Güvenemiyorlar.
- Neden güvenemiyorlar?
- Erkekler...
- ...?
- Erkeklerin huyu işte.
- Peki, ne yapmaları gerekir?
- Kabul etmeliler.
- Ya geri zekalının tekini getirirsen sevgili diye?
- Ben geri zekalı birini getirmem. O kadar mal değilim.

Kabul etmeliyiz beyler. O kadar :\

My Old Writings 17

aynaya bakıyorum banyoda,
       sağ tarafta, göz ucumda sen...
yataktayım, uyku tutmazken
       sağ tarafta, omuz ucumda sen...
yürüyorum şehirlerde,
       cadde cadde
                sokak sokak,
        sağ tarafta, el ucumda sen...
albümleri açıyorum,
       okuyorum satır satır,
                  resimlerde, sağ tarafta sen...
her kare fotoğrafta canlanıyor anılar,
                                  gözlerim nemli,
bir damla süzülüyor yanağımdan aşağı,
           sağ tarafta, içinde sen...
derken,
     gün doğuyor,
          dönüyorum yüzümü güneşe,
                sıcacık, sapsarı umut doluyor içime...
deriiin bir nefes!
ve çarpıyor neşeyle,
    ve sol tarafta, sen!
ve dünyanın en güzel gamzesi
     sağ tarafta,
           içinde ben.
                                 4-7-2001, 02:12, istanbul